Yedi sayısına farklı kültür ve medeniyetlerde nasıl yer verildiği arayışımız devam ederken Hurufilerden bahsetmemek mümkün değildir. Özellikle Yedi Ulu Ozan’dan biri sayılan Nesîmî’nin Hurufi-meşreb oluşu Hurufilerin yedi sayısına yükledikleri anlamları araştırmamızda önemli bir etken olmuştur.
Fazlullah-ı Hurufi’nin (ö. 796/1394) kurup geliştirdiği, harflerin esrarına dayanan ve Bâtıni bir akım olan Hurufiliğin temeli, eski çağlardan gelen ve harflerle sayıların kutsallığını kabul edip bunlara çeşitli sembolik anlamlar yükleyen anlayışa dayanmaktadır.
Hurufiliğin ne zaman ve nasıl doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. İslam dünyasında Hurufi anlayış ve yorumlar, başta bazı mutasavvıflar olmak üzere çeşitli İslami gruplar arasında ilgi görmüş, özellikle İbnü’l-Arabî’nin (ö. 543/1148) katkılarıyla bu ilgi artmıştır. İslam dünyasında Bâtıni düşüncelerin ışığında Hurufiliği bir sistem şekline sokan ve bir fırka hâlinde yayan kişi Fazlullah-ı Hurufi olmuştur.
Özellikle Timur’un (ö. 807/1405) saltanatı döneminde (1370-1405) onun hoşgörüsü ile Anadolu’da faaliyet sahaları genişlemiştir. Fazlullah, Hurufiliği kurarken Arapçadaki yirmi sekiz harf ve bunlara ilâveten Farsçadaki dört harf ile sayılar arasında çeşitli ilişkiler kurmak suretiyle Hurufilik sistemini yerleştirmiştir(Aksu, 1998: 408). Hurufilik Anadolu Türklüğü tarafından Alevi-Bektaşi düşüncesinin kabulü ve desteği ile Rumeli’ye kadar taşınmış ve asırlarca yaşatılmış bir akımdır.
İréne Mélikoff, Hurufiliğin Bektaşiliğe nüfuzu sayesinde varlığını sürdürebildiğini, hatta Bektaşilik sayesinde Hurufiliğin yüzyıllara meydan okuyabildiğini söylemektedir (Aktaran Şenödeyici, 2015: 201-203). Hurufiliğin Bektaşilik üzerindeki bu tesiri, Alevi-Bektaşi çevrelerinde Nesîmî’nin yedi büyük ve ilahî şairden (Yedi Ulu Ozan) biri olarak tanınmasını sağlamıştır (Gölpınarlı, 1973: 28).
Hurufiler sayıbilimsel spekülasyonda özellikle ön plandadırlar. Her şeyin harfler ve harflerin sayısal değerlerini içerdiğine inanırlar. Çok kolay bir biçimde Kur’an’daki yedililerde insan yüzünün, saçının ve bedeninin geri kalan kısmının 7 kısmı arasında bağlantı kurarlar (Schimmel, 2008: 160-161).
Bu sisteme göre bütün evren ve varlıklar, insanın yüzünde bulunduğu kabul edilen ve birine hutût-ı ebiyye, diğerine hutût-ı ümmiyye denilen yedişer hatlı iki görünüşle açıklanır (Aksu, 1998: 409). Hurufilere göre insan yüzünde 7 ümmi hat vardır. Bunlar, saç, dört kirpik ve iki kaşın toplamından mütevellittir.
Bu 7 ümmi hat 7 semavata karşılık gelir. Yüzde ayrıca 7 delik bulunur. Bunlar, iki göz, iki burun, iki kulak ve bir ağızdan oluşurlar. Yine Hurufilere göre bu 7 delik 7 yıldıza, yerin/göğün 7 tabakasına veya 7 denize denk gelir. Bir de hutût-ı ebiyye vardır ki bu ergenlik çağına giren erkekte ortaya çıkar.
Bunlar da iki sakal, iki burun içi, iki bıyık ve bir anfeka [dudak altı]’dır. 7 ümmi hat 4’er unsurdan (anâsır-ı erbaa) oluştuğu için bu 28 ilahî kelimeye işaret eder; dilin altındaki istiva hattı ile birlikte 8 kısım ortaya çıkar ve 4 unsur üzerinden hesaplandığında 32 ilahî kelime hizasında 32 hat elde edilir. Dolayısı ile 28 (Arap alfabesinde toplam 28 harf vardır) ve 32 harften (Fars alfabesindeki
8 Hurufiler sayıbilimsel spekülasyonda özellikle ön plandadırlar.
Her şeyin harfler ve harflerin sayısal değerlerini içerdiğine inanırlar. Çok kolay bir biçimde Kur’an’daki yedililerde insan yüzünün, saçının ve bedeninin geri kalan kısmının 7 kısmı arasında bağlantı kurarlar (Schimmel, 2008: 160-161).
Bu sisteme göre bütün evren ve varlıklar, insanın yüzünde bulunduğu kabul edilen ve birine hutût-ı ebiyye, diğerine hutût-ı ümmiyye denilen yedişer hatlı iki görünüşle açıklanır (Aksu, 1998: 409). Hurufilere göre insan yüzünde 7 ümmi hat vardır. Bunlar, saç, dört kirpik ve iki kaşın toplamından mütevellittir.
Bu 7 ümmi hat 7 semavata karşılık gelir. Yüzde ayrıca 7 delik bulunur. Bunlar, iki göz, iki burun, iki kulak ve bir ağızdan oluşurlar. Yine Hurufilere göre bu 7 delik 7 yıldıza, yerin/göğün 7 tabakasına veya 7 denize denk gelir. Bir de hutût-ı ebiyye vardır ki bu ergenlik çağına giren erkekte ortaya çıkar. Bunlar da iki sakal, iki burun içi, iki bıyık ve bir anfeka dudak altı’dır.
7 ümmi hat 4’er unsurdan (anâsır-ı erbaa) oluştuğu için bu 28 ilahî kelimeye işaret eder; dilin altındaki istiva hattı ile birlikte 8 kısım ortaya çıkar ve 4 unsur üzerinden hesaplandığında 32 ilahî kelime hizasında 32 hat elde edilir.
Dolayısı ile 28 (Arap alfabesinde toplam 28 harf vardır) ve 32 harften (Fars alfabesindeki گ، ژ، چ، پ harfleri ile birlikte toplam 32 harf vardır) oluşan eşya –ki evrende mevcut tüm sesler bu 32 harfin dışında değildir, insanda toplanmış demektir (Usluer, 2009: 191, 266, 278, 280). Bu inanışa göre insan vücudunun en faziletli ve en üstün uzvu yüzdür. Çünkü zahir ve batın tüm duyu organları yüzdedir.
Yine konuşma özelliği de yüzde bulunmaktadır ki bu insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliktir. Hepsinden önemlisi ilahî kelimelerin (28, 32) zuhur ettiği yer yüzdür (Usluer, 2009: 277). Kur’an 28 harften oluştuğu için Kur’an’ın sırları insanın yüzünde zahir olmuştur. Yüzdeki yedi hat Fâtiha’nın 7 ayetine karşılık gelmektedir. Fâtiha, Kur’an’daki manaların özü olduğu için kitabın anasıdır, ümmü’l-kitâbtır (Şenödeyici, 2015: 221).